Antrenörlük Kavramı
- Erman Üsküdarlı
- 20 Nis
- 15 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Nis

Elit antrenörler spor ortamının mimarlarıdır. Bu elit liderler; sporcuların gelişimlerine en üst düzey katkı sağlayacak donanıma sahip olup, onlar için mükemmel bir çalışma ortamı hazırlarlar.
1) Antrenör Olmak
Antrenörlüğün Esas Amaçları
Yeterlilik
Güven
İletişim
Karakter ve şefkat gelişimi
Yeterlilik
Yeterlilik, kendini spor, akademik, iş ve sosyal ortamlar gibi belirli bağlamlarda olumlu bir bakış açısı ile ilişkilendirir.
Yetkin hissetmek, tüm kültürlerde insanlar için temel bir psikolojik ihtiyaçtır. Yetkinlik hissi duyan sporcu ile (her seviyede) sıkı çalışmak, başarılı olmak ve mükemmelliğe ulaşmak için içten motive olma eğilimindedir.
Güven
Güven, pozitif bir öz-değer ve öz-yeterlilik duygusu ile ilgilidir. Bu küresel bakış açısı, sporcunun motivasyonu, öğrenme kapasitesini ve sporcunun performansını olumlu etkiler.
Güven başlangıçta çocukluk döneminde gelişir ve fakat özellikle ergenlik döneminde kırılgan olabilir. Çocukların ve gençlerin meraklı olmalarına, inisiyatif göstermelerine, bağımsız ve özerk olmalarına yardımcı olmak için antrenör öz-değer duygusunu sporcuya aşılar.
Özgüveni geliştirmeye odaklanan antrenörler, sporcunun motivasyonu ve çalışma isteğini arttırır. Daha önemlisi her zaman olumlu düşünen sporcu yetiştirir.
Kazandığı zaman her sporcu kendini güvenli hisseder. Gerçek güven ise; sporcu kaybettiğinde kendine olan güvenini kaybetmez ve hatalarından ders çıkarıp, büyük bir coşkuyla bir sonraki performans için antrenmanlarına büyük bir motivasyonla devam ettiği durumlarda oluşur.
Kariyerimde 9000 den fazla atış kaçırdım, Neredeyse 300 maç kaybettim. 26 kez oyunu kazanan atışı yapacağıma dair söz verdim ve kaçırdım. Hayatım boyunca defalarca başarısız oldum. Bu yüzden bugün başarılıyım. Michael Jordan
Sadece mağlup olduğunu bilen bir adam ruhunun derinliklerine inebilir ve kazanmak için ekstra bir güç ile tekrar yerini alır. Muhammed Ali
Kendine Güveni Artırma Teknikleri
Sporcuların performans gelişimlerine odaklanın,
Sporcuların geçmiş performansları yansıtırken, pozitifleri de hatırlatın,
Fiziki aktiviteye önem verin,
Fiziksel olarak güçlü hissetmek sporcuda güven oluşturur,
Fiziksel aktivitelerde kısa vadeli, zorlayıcı ve gerçekçi hedefler belirleyin,
Gerçekleşen hedefler sporcunun güvenini arttırır,
Sporcu ve antrenör gerçek samimiyet bir zorunluluktur,
Antrenör olumlu konuşmayı her zaman teşvik etmelidir.
Gerçekçi beklentileri sporcunuzla enine boyuna konuşun,
Hatalara olumlu bakma başarısızlık korkusunu azaltır,
Güvenin, sıkı çalışma ve uygulamadan geldiğini sporcunuza fark ettirin,
Pozitif davranışları nasıl kullanacağınızı, negatifleri ise nasıl değiştirebileceğiniz konusunda sürekli araştırın. (Her sporcu farklıdır)
Sporcunun önceki iyi performansları ve oyunların videolarını beraber gözden geçirin,
Görmek inanmaktır,
İyi sporcuları rol modeli olarak kullanın,
Rol model belirlemede sporcularda sadece teknik ve strateji olarak değil, aynı zamanda kendine güveni de rol model olarak kriteri olarak değerlendirmelisiniz,
Sporcuların hayal güçlerini kullanın,
Kazanılan önceki başarıları veya hedeflere ulaşmak istediğiniz başarı görüntüsünü prova edin,
Optimal uyarılmaya ve ilgi uyandırmaya odaklanın,
Uyarılma ve aktivasyon güven ile ilgilidir,
Kaygıyı rahatlama yoluyla azaltın,
Başarısızlığın; çaba veya deneyim eksikliği veya zayıf stratejiden kaynaklandığını sporcunuza gösterin,
Başarı için istikrarlı nedenlere odaklanın,
Öz disiplini artırın,
Yaşamın herhangi bir alanında öz disiplin kendini kontrol kanıtıdır.
Zihinsel beceriler, sporcuların performanslarını en üst düzeye çıkarılmasında eşsizdir.
Korku olumsuz, arzu olumludur.
Her seviyedeki antrenör, kendi antrenörlük felsefesini geliştirmelidir. Antrenörlük sürekli mesleki gelişim gerektiren, insanların hayatlarına dokunduğunuz çok önemli bir alandır.
2) Antrenörlük Stili ve Özellikleri
Liderlik Stilleri
Antrenör liderlik tarzını belirlerken, sporcuların yaşını, cinsiyetini ve öğrenme ve düşünme kriterlerini dikkate almalıdır.
Kaliteli planlama, organizasyon becerileri ve etkili öğretim yöntemlerinin amacına uygun kullanılması ile birlikte belirlenecek liderlik tarzı antrenörün hedeflerine ulaşmasına yardımcı olur.
“Bir araştırma yapılmamakla beraber gözlemlerimize dayanarak söyleyebileceğimiz antrenörlük tipleri arasında ülkemizde en çok görülen antrenör tipi otoriter olandır. Yan yönetimler yüksek ses, asık surat, tavizsiz yaklaşımlarla sporcunun içinden geçenleri tahmin edebilirsiniz. Öfke, kızgınlık, motivasyon kaybı, panik bazen saldırganlık bu davranışa karşı ortaya çıkan bazı tepkilerdir. Hele bir de ergenlik döneminde hatta daha küçük yaş grubuyla çalışan antrenörlerinin bu tutumunun ne kadar derin etki göstereceğini düşündüğünüzde, maçı izliyorsanız sizin bile içinizi cız ettiren tablolar ortaya çıkmaktadır. Nedir bu antrenörlerinin hiddetinin nedeni ? Tek tek sporcuların beyinlerine ulaşamadığı, ulaşma fırsatı bulamadığı, nasıl ulaşacağını bilmediği çocuk veya sporcu, her kim olursa olsun insandır. Aslına bakarsanız bu tip antrenörler kendine de ulaşamamıştır. Muhtemelen evde ve yakın çevresinde de bağırıp çağırarak üstün, haklı ve farklı taraflarının olduğunu hissettirmeye, kanıtlamaya çalışmaktadır. Kendisi ile barışık değildir. Hataları kendisinden başka herkeste arayan bu nedenle onlara öfkeli davranan bu tip antrenörün yetişmesinde de muhtemelen sporculuğundan örnek aldığı benzer bir antrenörün etkisi bulunmaktadır” (Ergen E. Spor Bilimleri ve Hekimliği Yazıları,Nobel Yayınevi, 2004, Ankara)
Antrenörlerin pedagoji eğitim alması sporcu gelişiminde büyük avantaj sağlar. Pedagojik eğitimle alınan; öğretmen mesleğine giriş, öğretim teknikleri ve materyal geliştirme, sınıf yönetimi, gelişim ve öğrenme, psiko motor gelişim, öğretim planlama, değerlendirme ve sporda beceri öğrenimi dersleri aşağıda belirtilen konularda antrenörlere büyük avantaj sağlar.
Değişik Yaşlara Göre Antrenörlük (Çocuk, Ergen ve Yetişkinlere yaklaşım)
Kadın ve Erkek Sporculara Antrenörlük ( Cinsiyet farklılıklarında sporculara yaklaşım)
Öğrenme ve Düşünme Stilleri (Bireysel Farklılıklar)
Eğitim Metodları
Sözlü Eğitim
Yazılı Eğitim
Diagramlar İle
Gösterim İle
Sporda Öğretim Yöntemleri
Komut yöntemi, Problem Çözme Yöntemi, Alıştırma Yöntemi, Eşli Yöntem, Kendini Değerlendirme Yöntemi, Katılım Yöntemi, Yönlendirilmiş Buluş Yöntemi beceri öğreniminde konulara göre antrenörlere farklı öğretim seçeneği sağlar.
Beceri öğreniminde Geri Bildirim ve Pekiştirme, Akıl Yürütme, Durum Analizi, Stratejik Planlama, detaylara için yaklaşım önemlidir.
3) Elit Antrenörler ve Özellikleri
Hatalardan ders çıkarır,
Hızlı karar verme konusunda kendini geliştirmiştir,
Pozitif pekiştireç sağlar,
Hayal etmeyi cesaretlendirir.
Zeki sporcular, iyi, kötü veya önemsiz her performansın yeni bir şey öğrenmede fırsat olduğunun farkındadırlar. Yaşanan en büyük hayal kırıklığı bile ders çıkarıldığı takdirde önemli bir tecrübeye dönüşebilir. Bir performansı tekrar gözden geçirmek için görselleştirmeyi kullanmak, onu analiz etmenin en basit ve en kolay yoludur. Bilinçsiz bir şekilde uygulanan beceriler, teknikteki hataları belirlemede zorluklara neden olan beceri yönetim sistemleri üzerinde farkındalığı azaltır.
Antrenörler tarafından öğretilen hayal etme; beceri öğreniminde en etkili eğitim yöntemlerden birisidir,
Antrenör sporcunun spor kültürünü geliştirir.
Fair Playi teşvik eder.
Sporcunun zirvede kalmasını sağlayan karakterin alt yapısını oluşturur,
Sporcunun sabır ve mücadele hırsını geliştirir,
Etkili iletim yollarını kullanır,
Sporcuda kaygıyı istendik seviyeye getirir.
Kaygı:
Ortamda oluşan ve karşılaştığınız tehditlere karşı hayatımızı idame ettirmek için insan türünün doğal bir reaksiyonudur. Stresli olduğunuzda, tüm canlı organizmaların düzenlemelerini kontrol eden sempatik sinir sistemi harekete geçer. Stresi olumsuz algılarsak kaygı ile sonuçlanabilir. Spor evrensel bir çekiciliğe sahiptir ve her zaman belirsizliğin bir tiyatrosudur.
Yapılan araştırmalara göre; tüm spor branşlarında kadınlar erkeklere göre daha kaygılıdır. Bu durum, kendinden çok emin olan kadın sporcuların veya korku ile yaşayan erkek sporcuların var olduğunu inkar etmek anlamına gelmemektedir. Fakat kadın sporcular kaygı ile baş edebilmek için erkeklere göre daha çok sosyal desteğe ihtiyaç duyarlar.
Antrenör, sporcunun olumlu beklentilere sahip olabilmesi için sporcunun kendini daha güvenli hissetmesine yardımcı olur.
Rekabete yönelik stres etkenlerinin kontrolü için; beklentilerinizin miktarı, kişilik, yetiştirilme tarzı, ve deneyim gibi sporcunun belirgin özelliklerine bağlıdır. Bunlar bireysel farklılıklar olarak bilinir ve her birimizi benzersiz yapar.
Alp disiplini kayakçısından örnek verelim. Sporcu çıkış kapısından aşağı doğru zorlu parkura bakarak, bulunduğu tepenin talepleri ile kendi algıladığı beceri düzeyini kıyaslar. Yarışacağı parkurun kendi yetenekleri ile örtüştüğünü düşünürse sporcu kendini güvende hissedecek ve performansını başarılı bir şekilde yerine getirecektir. Diğer taraftan eğer yeteneği ile ilgili herhangi bir şüpheye düşerse, bulunduğu tepeyi bir tehdit olarak algılayacak ve kaygı düzeyi artacaktı. Bu da sporcunun performansını olumsuz yönde etkileyecektir.
Önemli bir şampiyonanın final maçı, sezon öncesi yapılan bir dostluk maçına göre daha fazla stres içerir. Yapılan araştırmalara göre ; uluslararası şampiyonalara katılan sporcuların % 66 sı üst düzey kaygı düzeyine sahip olurken, olimpiyat finallerinde ise bu oran % 99’a kadar çıkmaktadır. Türk takımlarımızın finallerde genelde başarısız olma sebebi kaygı ve stresle baş edememeleri olabilir mi ?
Genel olarak, bireysel sporlara katılanların; yarışma öncesinde, yarışma sırasında ve yarışma sonrasında takım sporlarına katılan sporculardan daha yüksek kaygıya sahip oldukları görülmüştür.
Özellikle küçük yaş grubu satranç sporcularının katıldığı Türkiye şampiyonalarında tuvaletlerin önünde oluşan uzun kuyruklarla sık sık karşılaşırız. Yarışma kaygısı nedeniyle; bir çok sporcuda karın ağrısı, ishal, mide bulantısı ve sık sık idrara çıkma isteği oluşur.
Sporcularda yaşanan diğer kaygı belirtileri; kararsızlık, şaşkınlık duygusu, ağır hissetme, olumsuz düşünce, düşük konsantrasyon, sinirlilik, korku, unutkanlık, güven kaybı, başarısızlık görüntüsü, yenilgiyi kabul eden kendi kendine konuşma, baskı altında hissetme, zayıflık hissi, memnuniyetsizlik ve kaçınmadır. Bu belirtiler sporcuda fiziksel olarak artan kan basıncı, kalp atış artışı, nefes almada artış, terleme, nemli eller, ağız kuruluğu, idrar yapma hissi, kas gerilmesi, boyunda ve omuzlarda gerginlik, titreme, yüz kızarması, çarpık görme seğirme , esneme, seste bozulma, mide bulantısı, kusma, ishal, iştah kaybı ve uyku hali oluşturur.
Sporda beceri öğreniminde eğlenceyi öne çıkaran yaklaşım çocuklar için en iyi olanıdır.
Gerçekçi hedefler belirlemek daha objektif bir şekilde başarıyı ölçmenin bir yoludur. İlinde başarılı olan bir satranççının Türkiye Şampiyonasında ilk üç için yer alma hedefi ve beklentisi çoğu zaman gerçekleri yansıtmayıp sporcuda ve ailede büyük hayal kırıklığına dönüşebilir.
Sporcunuzun uzun vadeli hedefi ileride elit bir sporcu olmak olabilir ama orta vadeli hedefi çok çalışmaya ve uzun süreye yayılan gelişme üzerine odaklı olmalıdır. Gün geçtikçe ayakları daha yere basan hedefler belirlediğinizde, sporcunuzun üzerinde çok daha az baskı ve kaygı oluşacaktır.
Performans psikoloğu Dr. Jim Loehr; zorlukların üstesinden gelebilmek için bir adım atmanın, zorlukları sevmeyi öğrenmek olduğunu yıllarca savunmuştur. Beklenmedik zorluklar sporun her normunda mevcuttur.
Vizyonu geliştirme,
Değişimi başlatma,
Sporcuyu iyi tanıma
Çevre kültürünü oluşturma,
Rakibi analiz Etme
Sporcunun ufkunu genişletme,
Adaptasyonu sağlama
İletişim becerilerini geliştirme ve elit sporcuları idare etme antrenörlerin diğer önemli görevleri arasında yer alır.
Farklı spor branşlarından elit antrenörlerin biyografilerini okumak antrenörlerin mesleklerine bakış açılarını geliştirerek onlara yön verebilir. Sizler için önerilerim; Johan Cruyff, Željko Obradović, GM Adrian Mihalcisin, Giovanni Guidetti ve Bob Bowman.
Johan Cruyff Belgeseli
Željko Obradović ile Röportaj
Türkiye Satranç Federasyonu Kadınlar A Milli Takım Antrenörü GM Adrian Mihalcisin Türkiye’de Satrancın Gelişimi
Türkiye Kadın Millî Voleybol Takımı Antrenörü Giovanni Guidetti Söyleşi
Olimpiyat Şampiyonu yüzücü Michael Phelps’in antrenörü Bob Bowman ile Altın Kurallar
Elit antrenörlerin en önemli özellikleri arasında; vizyonlarının olması, kendilerine özgü çalışma yöntemleri, spora olan adanmışlık duyguları ve öz disiplini sıralayabiliriz.
4) Program Yapma
Programın amaçlarını Belirleme
Eğitimde gelişimi sağlama
Sonuçları gözden geçirme
Spora Başlama (0 – 6) Başlıca Temel Kuralları Öğrenme
6-9 Yaş Temel Yapıyı Oluşturma
9 – 12 Özel Antrenmanlara Başlama
12 – 15 Üst Düzey Yarışlara Hazırlık
Hazırlık Dönemi ve Yarışma Dönemi
Kazanma; tam olarak hazırlanma bilimi olarak adlandırılır. Tam olarak hazırlanma, sadece kondisyon, beslenme ve üst düzey beceri gelişimi dışında tüm detayların planlanmasını gerektirir.
Doğru planlama ve hazırlık, acınacak olan kötü performansı önler.
Planlama ve değerlendirme becerisi her antrenör için temel becerilerin başında gelir.
Planlama ve değerlendirmenin niteliği, antrenörlerin plan oluşturmak, planı uygulamak, planı değerlendirmek ve planın iyileştirilmesi için değerlendirmeden elde edilen bilgileri kullanmak anlamına gelir. Böylece; bu önemli antrenörlük becerilerini her zaman geliştirmektedirler.
Etkili planlama ve değerlendirme; antrenörlerin hedeflerini belirleme, lojistik, beklenmedik durumlar karşısında inisiyatif kullanma, takvim belirleme ve her sporcu için bireyselleştirilmiş bir yaklaşım benimsemesini gerektirir.
Nasıl yol almalısınız?
Tam olarak neye ulaşmak istediğinize karar verin,
İlerlemenizi önleyecek olan engelleri belirleyin,
Engeller ile tek tek mücadele etmenize yardımcı olacak stratejileri belirleyin,
Şu anki durumunuza odaklanın,
Geçmişi değiştiremezsiniz ve gelecek ancak şu an yapmış olduğunuz şeylerle daha iyi olabilir.
Hedeflerinizdeki keskinliğiniz ve engelleri görme netliğiniz, sizin başarılı bir şekilde ilerleme derecenizi güçlendirir.
Geliştirilen performansın, arttırılmış çaba ile yakından ilişkili olduğu sporcular tarafından bilinmelidir.
Motivasyon; direk olarak bir davranışa yönlendiren güçlü iç kuvveti tanımlamaktadır.
Motivasyon, çalışma ile ödüllendirildiği sürece artmaktadır.
Bir çocuk okuldaki beden eğitimi dersi için motive edilememesine rağmen, okul saatleri dışında bir spor kulübünde oynama fırsatı verilmesi onu coşkulu bir şekilde motive edebilir.
Psikologlar, kendi kendine motivasyonu, kişiliğin istikrarlı ve kalıcı bir parçası olarak tanımlamaktadır. Kendi kendine motivasyon, tipik olarak bir işi sürdürmede ne kadar kararlı olduğunuz veya ne kadar inatçı olduğunuzdur.
Birçok anne baba maalesef çocuklarının erken bir yaşta spordan uzaklaşmasından sorumludur. Ailelerin büyük çoğunluğu çocuklarının kazanmasına odaklandıklarından, çocuklarına katılımın ne kadar önemli ve eğlenceli olduğunu maalesef gösterememektedirler.
Çocuklara öğretilmesi gereken en önemli konu; disiplinli yapılan çalışmaların onların performansını yükselttiği ve sporun aslında eğlenceli bir faaliyet olduğudur.
Uzun vadede dışsal motivasyon , sadece içsel motivasyonun yüksek olduğu durumlarda etkilidir.
Sporda gerçekçi hedefler belirlendikten sonra, oluşturulan destek ekibi ile beraber (antrenörler, kondisyoner, beslenme uzmanı, mentor) hedefe yönelik çalışmalara birimler arasında iyi bir iletişimle devam edilmelidir. Spor biliminin gelişimlerinden faydalanmak ancak bir antrenörün bilgi ve becerisiyle gerçekleşir. Bir satranççının; sadece satranç eğitimi alarak elit bir sporcu olması beklenemez. Elit bir satranç sporcusu olabilmek için üst düzey satranç eğitimi ve deneyimi dışında, iyi bir fiziki kondisyona, amacına uygun beslenme programına ve iyi bir mentora gereksinim duyulur.
Sürekli başarının anahtarı; hedefleri tekrar tekrar değerlendirmek ve gerçekçi beklentilere sahip olmaktan geçer.
5) Takımda ve Sporcularda Pozitif Kültür Yaratma
Değer ve vizyonu oluşturmak,
Sporcular için değerli bir proje ürettiğinizi göstermek,
Sporcuların hal ve davranışları değerlendirmek,
Sporcuların performans ve ilerleme hedeflerini belirlemek,
Sporcuların görev tanımlarını kendilerine aktarmak takımda pozitif kültür yaratmak için önemlidir.
6) Diğer İlişkileri Başarı İle Yürütme
Pozitif bir çevre yaratma amacıyla; Sporcu aileleri ve gerekiyorsa sporcuların öğretmenleriyle görüşme
Destekleyici spor uzmanları ile çalışma,
Ahengi oluşturma,
Dinleme,
Anlaşmazlıklarda yönetim biçimini belirleme
Yöneticiler ile çalışma stratejileri geliştirme
ve sponsorlarla çalışabilmek için kurumların ihtiyaçlarını öğrenme antrenörlerin sporcularla daha verimli çalışma ortamı sağlar.
Destekleyici ve teşvik edici çalışma koşulları, antrenörlerin kişisel hedeflerine ulaşmaları ve sporcularının performanslarını en üst düzeye çıkarmaları için en iyi fırsatları yaratır.
Antrenörler tüm sporcularının eğitim durumundan haberdar olmalı ve çalışmalarını destekleyen insanlarla pozitif ilişkiler geliştirmelerine yardımcı olmaya çalışmalıdır.
Antrenörlerin ailelerle harika ilişkiler geliştirilmesi beklenmelidir.
Paylaşılan bir problem yarıya inmiş bir problemdir.
Dinleme yeteneklerini ve herhangi bir çatışmayla başa çıkma kapasitelerini geliştiren antrenörler, aile ve destek ekipleri ile kendini geliştirme olanaklarını arttırır.
Antrenörler her zaman kulüp yöneticileri ve sponsorlarla ile iyi bir iletişim içinde olmalıdır. Beklentilere göre hedefleri belirlemelidir.
7) Sporcu Gelişimi
Yetenek keşfi,
Sporcu bilgi sistemi oluşturma( spora başlama yaşı, daha önce çalıştığı antrenörler, güçlü ve zayıf yönleri, hastalıkları, başarıları ya da başarısızlıkları, psikolojik sorunlar),
Sporcunun karakteristik özellikleri tespiti,
Oyun Analizi,
Antrenman değerlendirme ve özel hayatın planlaması,
Sakatlık ya da hastalıklarda uygulanacak yöntemler,
Fiziksel gelişim ve olgunlaşma dönemlerinde davranış biçimi
Nitelik ve performansın değerlendirme yöntemleri geliştirme
Değerlendirmeler hem genç hem de deneyimli sporcular hakkında önemli bilgiler verebilir.
İyi organize edilmiş ve iyi yönetilen bir değerlendirme programı, sporcu, antrenör ve o branş için kısa ve uzun vadeli faydalar sağlayacaktır.
8) Antrenman Programı Yapmak
Antrenman ve çalışma prensiplerini belirlemek,
Antrenman ve çalışma programlarını oluşturmak (periyodizasyon) en iyi performans gelişimi için temeldir.
Sporcunun dinlenme ve toparlanma planlarını takvimlendirmek,
Antrenmanın bireysel olma ve özel olma ilkesinden faydalanmak,
Çeşitlilik; iyi bir fiziksel ve zihinsel hazırlık programının baharatıdır. Çok sıklıkla tekrar edilen rutinler, can sıkıntısı, bitkinlik ve performans düşüşüne neden olabilir. Bir antrenman programında çeşitliliği korumak için birçok psikolojik ve fizyolojik nedenler bulunmaktadır. Çeşitliliğin en dikkat çeken noktası; zihni tazeler ve hem zihne hem de bedene yeni uyarıcı temin eder. Basketbol oynadığım yıllarda, antrenmanların ısınma bölümünde ara sıra antrenörümüzün salonda bizlere futbol maçı yaptırması çeşitliliğe güzel bir örnek sayılabilir.
Barselona futbol takımının balonlu antrenmanı
9) Antrenman Yöntemlerinin Uygulanması
Her eğitim programı, bilimsel temelli eğitim ilkeleri ve araştırmalarla desteklenen eğitim yöntemlerine dayanmalıdır.
Eğitim programları spora özgü ve sporun konumsal taleplerini içermelidir.
10) Oyunu ya da Tekniğini Analiz Etme
Gelişen teknoloji, sporcuların gelişimini izlemede çok yararlıdır.
Performans sporlarında antenörler, biyomekanik prensipleri uygularken her bir sporcunun benzersiz özelliklerini göz önünde bulundurmalıdır. Sporcuları sadece çıplak gözle izlemek, antrenörün bakış açısını kısıtlar. Kamera ile yapılan çekimler sporcuların belirlenen hedef ve stratejilere karşı teknik gelişmelerini yeniden değerlendirmek için faydalı bir görsel kaynak sağlar.
Satrançta antrenörlerin kullandığı bilgisayar programları ve motorları sporcunun performans analizinde önemli yer tutar.
Uluslararası Satranç Ustamız Can Arduman’ın Türkiye Şampiyonalarında canlı yayın analizleri satranççılar için harika bir öğrenim deneyimi sunmaktadır.
11) Zihinsel Süreçler
Farkındalık, motivasyon, kendine güven, performans profili, amaçların belirlenmesi, kendini planlama, aktivasyon kontrolü, dikkat ve konsantrasyon tek tek üzerinde düşünülmesi gereken konu başlıklarıdır.
Dikkat ve Konsantrasyon
Konsantrasyon sürdürülebilir psikolojik beceri olarak adlandırılmaktadır.
Sporda konsantrasyon; düşünce ve duyguların tamamen bir nesne, bir oyuncu, aktivite üzerine odaklanıldığında ortaya çıkar.
Heyecan, hüsran, kaygı, kendinden şüphe, çatışma, öfke ve diğer duyguların çoğundan sporcu kendini korumaya çalışsa da bu faktörler dikkatin dağılmasına neden olur. Dikkat dağınıklığının üstesinden gelmeyi öğrenmek bu açıdan çok önemlidir.
Serbest atış yapmak için serbest atış çizgisine gelen bir basketbolcu, potaya odaklanmak yerine daha önce yaptığı başarısız atışlar üzerine odaklanırsa büyük bir ihtimalle atışı kaçırma olasılığı artacaktır.
Konsantrasyon sürdürülebilir psikolojik bir beceridir.
Konsantrasyon eğitim, spor performansı için son sınır olmasına rağmen sığınabileceğimiz ilk limanlardan birisi olmalıdır.
Antrenörler, sporcularının motivasyonları ve güçlü yönleri hakkında farkındalık geliştirmelerine yardımcı olmak, davranışlarını ve performanslarını düzenlemek veya yönetmek ve daha iyi bir zihinsel oyuna doğru ilerlemelerini izlemek için çeşitli teknikler veya stratejiler kullanabilirler.
12) Beslenme
Sporcuya branşın gereksinimleri olan beslenme biçimi ve programı öğretilir.
Sporculara genellikle antrenörleri tarafından yeterli karbonhidrat ve protein alımını sağlamak ve istenmeyen kilo alımını önlemek için ise düşük yağlı bir diyet tavsiye edilir.
Satranç antrenörleri beslenme konusunda aşağıdaki linkteki makaleden faydalanabilirler.
Antrenörler, sporcuların vücutlarında bulunan herhangi bir yasaklanmış maddeden nihai olarak sorumlu olduklarını ve Dünya Doping Ajansının (WADA) her yıl yenilediği yasaklı madde listesi konusunda sporcularını bilgilendirmelidir. Ülkemizde doping kontrolleri Milli Olimpiyat Komitesi tarafından uzman doktor ve spor uzmanları aracılığı ile gerçekleştirmektedir. Ülkemizde ve Dünyada gerçekleştirilen satranç şampiyonalarında doping kontrolleri son yıllarda yapılmaya başlanmıştır. Dünya Satranç Federasyonunun Doping Yönetmeliğine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Araştırma: Üniversite eğitmenleri, her yıl ekim ayının sonunda veya kasım ayının başında, üniversite birinci sınıf öğrencileri arasında hastalık dalgası olarak görülen, derse katılmama ve performans düşüklüğünü gözlemlemektedirler. Bu konuda yapılan araştırmalarda belirlenen muhtemel sebebin; akademik yılın bu döneminde öğrencilerin ilk kez ailelerinden uzak kalmaları ve kendilerine bakmak zorunda olduklarından, kötü beslenme alışkanlıklarına maruz kaldıkları gözlenmiştir. Bu öğrenciler gün boyunca yemek öğünlerini maalesef atlarlar. (sık olarak sabah derslerine yetişmek için kahvaltıyı hızlı bir şekilde geçiştirme) ve geceleri ise abur cubur ile beslenirler. Bu da beslenmenin bilişsel performans üzerinde etkisini bizlere çok net bir şekilde göstermektedir.
Günün en önemli öğünü sabah kahvaltısıdır. Besleyici bir kahvaltı sizi zorlu bir güne hazırlar.
Karbonhidratlar beyin ve çalışan kaslarınız için temel enerji kaynağıdır ve gevşeme duygusu temin eder. Tahıldaki ve meyvedeki lifler sindirim sisteminizi düzenlemesine yardımcı olur ve zindelik duygusu verir. Bir fincan çaydaki veya kahvedeki kafein beyninizi canlandırır ve sizi uyanık tutar. Kahvaltıdaki protein gereksinimiz doğal yoğurt, soya peyniri, yulaf, fasulye ve yumurta gibi seçeneklerle karşılanabilir.
Birçok sporcunun tercih etmiş olduğu protein zengini yiyecek beyinde dopamin ve norepinefrin üretimine yol açar. Bu etmenler depresif bulgulara karşı koruma sağlar, uyanıklılık ve canlılığı arttırır.
Çok fazla baharatlı gıdalar yemekten kaçınmak gerekir. Soğan, sarımsak ve yüksek oranda tuz içeriği bunlar huzursuzluğa ve hafif gerginliğe neden olur. Aynı durum kafein içeren çay ve kahve içinde geçerlidir.
Sonuç olarak antrenörler; davranış ve eğitim yöntemleri, mesleğine olan adanmışlıkları, öz disiplinleri ve yaşam biçimleriyle sporcularına her zaman örnek olan rol modeller olmalıdır. Antrenörlük; anne ve babalık gibi kişiye çok özel bir sorumluluk verir. Bu yüzden antrenör ve elit bir antrenör olmak isteyen antrenör adaylarının bu bilinçle sürekli kendilerini yenilemeleri ve geliştirmeleri kendilerinden beklenir.
Bu güzel konuyu Efsane Hollandalı Futbolcu ve Antrenör Johan Cruyff’un Benim Oyunum Kitabından alıntı yaptığım notlarla sonlandırmak istiyorum.
Yaptığım her şeyi geleceğe bakarak yaptım; ilerlemeye yoğunlaştım ki bu da geçmişi fazla düşünmediğim anlamına geliyor. Sürekli ileri bakmak, yaptığımda daha iyi olmaya yoğunlaşabilmem demek; geçmişe sadece hatalardan neler öğrenebileceğimi görmek için bakarım. Her şey daim ilerleme ve daha iyi olma çabasına asla ara vermemek üzereydi.
Ajax’ın büyük çıkışının temelinde yetenek, teknik ve disiplin harmanı vardı.
İyi oyuncu, topa sadece bir defa dokunup nereye koşacağını bilen oyuncudur.
Futbol beyinle oynanan bir oyundur. Doğru yerde ve doğru zamanda, ne erken ne de geç olmanız gerekir.
Kazanmak yoğunlaştığımız sürecin sonucuydu. İlk adım seyircilere haz vermek, ikinci adımsa kazanmaktı.
Ben oyunun matematiğini, analizini, gelişeceğini sevdim.
Ama temel fikir takım çalışmasıydı. Sahaya takım olarak çıkıyor, sahadan takım olarak ayrılıyor ve eve takım olarak dönüyorduk.
Yetenek, teknik ve disiplin harmanıyla beraber iyi antrenman ve sağlam liderlik…
Liderlikte daima sorumluluk alarak hizmet verilir. Bir ailemin olmasının bana bu konuda yardım ettiğini hep söylemişimdir. Ailem bana başkalarıyla daha fazla ilgilenmeyi öğretti. Bu ilgilenme Total Futbol’un da parçalarından biriydi.
Asla tek başınıza başaramazsınız.
Total Futbol, oyuncuların kaliteleri bir yana, esasen mesafe ve konumlanma, pozisyon alma meselesidir. Taktik fikrin özünde bu yatar. Mesafeleri ve takım dizilişini doğru ayarladığınızda her şey yerini bulur. Ayrıca fazlasıyla disiplin gerekir. Takımda kimse kafasına göre oynayamaz.
Defansta asla yapılmaması gereken kaleye giden bir şutun bacaklarınızın arasından geçmesine izin vermektedir. O zaman kalecinin yapacak hiçbir şeyi kalmaz. Kaleci, yedi metrelik kalenin sadece beş metresini savunabilir. Dolasıyla kalan iki metrenin sorumluluğu savunmacılardadır.
Bahsettiğim felsefe esasen çok basittir ve bugün de geçerlidir. Ortada bir top var ve topu ya sen ya rakip alacak. Top sende olursa rakip gol atamaz. Topu iyi kullanırsan arzulanan sonuca ulaşma şansın ulaşmama ihtimalinden fazladır. Bu bakış, işin odağını çaba ve sıkı çalışmadan alıp kalite ve tekniğe döndürüyordu.
Bir şeyi düzeltemiyorsam rafa kaldırırım. Yeni bir sayfa açar, yeniden başlarım. Aksilikleri kenara bırakırım. Hep demişimdir, yeniden başlayacaksanız iyi başlayın.
Amerika sporda işbirliğinin önemini çok iyi biliyor. Amerikan franchiselarıyla Avrupa kulüpleri arasındaki büyük fark budur. Avrupa’da herkes kendi başının çaresine bakar, kimse oyunun kendisini mümkün en yüksek mertebeye çıkaracak kafaya sahip değilken franchise sisteminde bu ön koşuldur. Amerikalılar en iyiyi ister ve bekler.
Amerika’yla Avrupa arasındaki en büyük fark, Amerika’da sporun okul sistemiyle, Avrupa’daysa kulüp sistemi ile yürütülmesidir. Avrupa’da ilerlemeniz için bir kulübün gözlemcileri tarafından izlenmeniz gerekirken ABD’de spor, müfredatın önemli bir parçasıdır. Herkes okula gittiğinden, herkesin bir şansı vardır. Sporla okulun apayrı disiplinler olduğu Avrupa’ya taban tabana zır bir durumdur. Avrupa’da okul başka spor başka şeydir. Hatadır bu. Amerika’da bir çocuk hem doktor veya avukat hem futbolcu olabilir. Birbirinden ayrı tutulan kariyer yolları değildir hiçbiri, birliktedirler. Amerikalılar için ders çalışmakla spor yapmak madalyonun iki yüzüdür. Biz onları ayırırken onlar bir araya getirirler. Bu yüzden Amerika’dan Einstein spordan, sporcular Einstein’den anlar.
Futbolu kafanla oynarsın, bacaklarınla koşarsın.
Bütün mesele nasıl baktığınızdadır.
Hep en iyi on bir oyuncu değil, birbirlerine en çok uyan bir grup düşündüm.
Santrfora ilk savunmacı olduğunu söyleyerek, kaleciye ilk hücumcu olduğunu anlatarak ve savunmacılara oyun alanının uzunluğunu belirleyeceklerini öğreterek gelenekseli yıkma peşindeydim.
Futbolda mola alınamadığından, antrenmanlarda tüm olasılıkları çalışmak şarttır.
Farklı makamlar farklı nitelikler gerektirir.
Oyuncular ve antrenörler takım dizilişini haddinden büyük bir soruna dönüştürüyorlardı. Oysa çok basitti. Topu kaptığında alanı genişletecek, kaybettiğindeyse daraltacaksın. O kadar. Bu çocuklukta öğrenilebilecek temel ilkedir.
Kulübün en önemli parçası CEO değil ilk on birdir. Takım iyi performans gösterirse para kazanılır; antrenmanlar yolunda ve herkes memnun demektir.
Gelişmenin yolu İspanya ve İtalya’da yapılanları kopyalamaktan değil, önce kendine bakmaktan geçer. Kendine bakmak, becerilerini saptamak ve eksiklerini gidermek demektedir. Bir Alman’dan Hollandalı gibi oynaması gerektiği talebinde bulamazsınız.
Futbol çeşitli uzmanlıklardan oluşur ve her uzmanın kendi özelliği vardır. Haliyle uzmanları, belli parametreler dahilinde işlerini yapmaya bırakmak gerekir. Bir uzmana ne yapacağı asla söylenmemelidir.
Pek çok CEO ve yönetici, alttakileri kontrol etmeleri gerektiğini düşünmüştür ama işin aslı, tam tersi olmalıdır. Daha iyi bilenlerin yol göstermesine izin verilmelidir. Böyleleri, işi nasıl yapacaklarını bilmemelerine rağmen şişkin egolarının esiri olurlar.
Yöneticileri, işleri başkaları hallederken sıklıkla öne çıkma hevesinde görürsünüz.
Hep dediğim gibi işi uzmanlarına bırakmak gerekir. Dişiniz ağrıyınca dişçiye gidersiniz çünkü dişten dişçi anlar.
Yemek yerken çatal bıçak kullanırsınız Yüz sene önce de böyleydi yüz sene sonra da böyle olacak. Bazı şeyler değişmez. Aynısı futbolda da geçerlidir. Önce temeller yerinde olmalı ki üzerine bina çıkabilsin. Hollanda’ da temeller bozuldu. Yemeği en harika aşçılar hazırlıyor ama biz, çatal bıçak kullanmayı unuttuk. Güzel örneklerden biri de kalecilerdir. 1992’de kurallar değiştirilip geri pasları elle tutmaları yasaklandığında, kaleciler topa vuruş tekniklerini geliştirmek zorunda kaldılar. O zamana dek çoğu kalecinin tekniği zayıftı. Bugünlerde kaleciler iki ayaklarını da kullanabiliyorlar. Peki, kaleciler bu durumdayken diğer oyuncuların hala dörtte birinin iki ayak kullanabilmesi niye ?
Futbol tamamen ayakla oynanan tek spordur. O yüzden hata ihtimali yüksektir. Mola alınmaz, haliyle maç sırasında takım yönetmek iyice zorlaşır ve hata ihtimali de artar. Hata olasılıklarını oyunun kurallarında bile görürsünüz. Kurallarda çizgiyi geçmeyen bir topun gol sayılabilmesini sağlayacak özel öğeler mevcuttur. Dolayısıyla maçtan sonra bir yerlere gidip konuşursunuz. Bu tür şeyler tartışma ve atmosfer yaratır. Hepsi futbolun parçasıdır. Gol çizgisi teknolojisini alın, sohbet biter. Futbol tartışmanın en güzel tarafı, herkesin gönlünce konuşabilmesidir ve konuşan çoğunlukla yanılma bile her zaman kısmen haklıdır. Futbolun harika yanı budur böyle izlemeyi sürdürmemiz gerekir.
Kendinizi analiz etmeden başkasını analiz edemezsiniz.
Çalıştırma sürecini sporcuya göre düzenlemek biz çalıştırıcıların işidir ve bu tür çalışmalar genellikle tartışma yaratır.
Spor dersleri mecburi olmalı. İnsanların daha sağlıklı olması devlete servet kazandıracağından mecburi spor herkesin faydasınadır. Diyabet, gençler gittikçe daha hareketsizleştiği için yayılma eğilimi gösteriyor.
Johan Cruyff’un On Dört Kuralı
Takım Oyunculuğu “ Başarmak için birlikte çalışmalısınız”
Sorumluluk “ Her şeyle kendinize aitmiş gibi ilgilenin”
Saygı “Birbirinize saygı duyun”
Bütünleşme “Faaliyetlerinize başkalarını da katın”
İnisiyatif “Yeni şeyler yapmaktan çekinmeyin”
Hocalık “Takım içinde daima birbirinize yardım edin”
Kişilik “ Kendiniz olun”
Sosyalleşme “ Sporda ve hayatta karşılıklı etkileşim elzemdir”
Teknik “ Temeli bilin”
Taktik “Ne yapılacağını bilin”
Gelişme “Spor hem ruhu hem bedeni kuvvetlendirir”
Öğrenmek “Her gün yeni bir şey öğrenmeye çalışın”
Birlikte oynamak “Her oyunun elzem parçasıdır”
Yaratıcılık “Spora güzellik getirin”
Durumdan doğru dersi çıkarabildiğiniz ve hatalarınızdan yolunuza devam etmek üzere faydalanabildiğiniz sürece utanca yer yoktur.




Yorumlar