Hamilelik Öncesi ve Sırasında Diyet – Egzersiz Alışkanlıklarının Bebeklere Etkisi
- Erman Üsküdarlı
- 20 Nis
- 3 dakikada okunur

Yeni araştırmalar, hamilelik sırasında fiziksel aktivitenin bir çocuğun sağlığı için uzun süreli faydaları olabileceğini öne sürüyor.
Egzersiz, diyet, genetik ve ebeveynlikle ilgili hayvanlar üzerinde yeni yapılan bir araştırmaya göre, yakında anne ve baba olacakların yaşam tarzları, doğmamış yavrularının sağlığını kalıcı şekillerde şekillendirebilir.
Araştırma; çiftleşmeden önce yağlı bir diyetle beslenen kemirgen ebeveynlerin metabolik problemler açısından çok yüksek risklere sahip yavrular doğurduğunu ortaya çıkardı. Bu risklerin ortadan kalkması için annelerin hamilelikleri sırasında aktif olmaları gerektiği tespit edildi.
Çalışma; insanları değil fareleri içeriyordu, ancak bir anne hamilelik sırasında egzersiz yaptığında, doğmamış bebeklerinin ebeveynlerinin kötü beslenme alışkanlıklarının sağlıksız etkilerine karşı korumaya yardımcı olabileceğini öne sürüyor. Bulgular, ebeveynlerin çocukların uzun vadeli sağlığını doğumdan önce bile etkileme yollarına dair artan anlayışımıza katkıda bulunuyor ve hamilelik sırasında fiziksel aktivitenin bu etkilerin yararlı olmasını sağlamaya nasıl yardımcı olabileceğini gösteriyor.
Araştırmacılar bir süredir ebeveynlerin ve özellikle annelerin, çocuklarının sağlığını ve davranışlarını gebe kalmadan çok önce bile etkilemeye başladığını biliyorlardı. Hem hayvanları hem de insanları kapsayan araştırmalar, diyabet, obezite, insülin direnci veya diğer metabolik sorunları olan annelerin, bebekleri sağlıklı yaşam tarzlarını takip etseler bile, yetişkinlerle aynı koşullara yatkınlığı olan bebeklere sahip olma eğiliminde olduklarını göstermektedir. Bu arada, hamilelik sırasında zayıf ve fiziksel olarak aktif olan anneler, yetişkinliklerinde aktif ve metabolik olarak sağlıklı çocuklara sahip olma eğilimindedir.
Çocuklar ebeveynlerinin diyet ve egzersiz alışkanlıklarını kolayca benimsedikleri için, bu farklılıkların büyük bir yüzdesi şüphesiz beslenmenin sonucudur. Ancak bebeklerin metabolik geleceklerinin bir kısmı, bilim adamlarının metabolik programlama adını verdiği bir süreç aracılığıyla, rahimde geliştikçe içlerinde yerleşik olarak bulunan fiziksel bağlantılı görünmektedir.
Metabolik programlama karmaşıktır ancak hem rahmin hem de ebeveyn DNA’sının iç işleyişini içerir. Rahim içindeki ortamın bazı yönleri, annenin sağlığına ve yaşam tarzına bağlı olarak değişebilir. Bu durum fetustaki organların ve biyolojik sistemlerin gelişimini etkileyebilir.
Bazı genlerimiz diyetlerimize, egzersiz alışkanlıklarımıza, metabolik sağlığımıza ve diğer yaşam tarzı faktörlerine yanıt olarak değişir. Epigenetik değişiklikler olarak bilinen bu değişimler, DNA’mıza gömülü hale gelir ve anne veya babalar tarafından sonraki nesillere aktarılabilir.
Bu şekilde, metabolik problemler nesiller boyunca yayılabilir.
Ancak fiziksel aktivitenin bu döngüyü kırdığına dair elimizde bazı ipuçları var. Geçmişteki yapılan kemirgen araştırmalarında, yakında anne babalar olacak fareler çiftleşmeden önce koşturulurlarsa, diyabet veya obezite konusunda yüksek riskler taşımadan yavruladılar.
Mart ayında Uygulamalı Fizyoloji Dergisi’nde yayınlanan yeni çalışmada , Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesi ve diğer kurumlardaki bilim adamları büyük bir fare grubu topladılar. Erkek ve dişi farelerin bazılarının yüksek yağlı ve yüksek kalorili bir diyetle beslenmelerinize izin verildi. Bu durum bu tür beslenen farelerde obezite ve metabolik problemlere neden olurken, diğer fareler normal beslenmeye devam etti.
Daha sonra obez farelerin normal kilolu farelerle çiftleşmesi sağlandı. Böylece teoride her bir çiftteki bir ebeveyn sağlıksız alışkanlıkları ve metabolizmayı çocuklarına miras bırakabilirdi. Diğer grupta da metabolik sorunları olmayan birkaç normal kilolu fare çiftleştirildi.
Çalışmada obez olan farelerde dahil olmak üzere anne fareler, üç haftalık gebeliklerinin erken evrelerinde gönüllü olarak haftada 11.2 km küçük tekerler üzerinde koşturuldu.
Daha sonra araştırmacılar, yetişkinliğe ulaşana kadar yavruların metabolik sağlığını ve altta yatan genetik aktiviteyi takip ettiler. Bu ikinci nesil normal şekilde yemek yedi ve normal laboratuar faresi gibi yaşamlarını sürdürdü.
Yine de birçoğu, yetişkinliğe ulaştığında obezite, insülin direnci ve kan şekeri kontrolünün diğer aksaklıkları dahil olmak üzere birçok metabolik problemle karşılaştı. Bu koşullar en çok obez annelerin erkek çocuklarında ve obez babaların hem erkek hem de kız çocuklarında belirgindi.
Çalışmayı denetleyen Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesi İskelet Kası Araştırma Merkezi Direktörü ve Tıp profesörü Zhen Yan, annelerden ve babalardan gelen genetik mirasların “farklı biyolojik yollarla işlendiğini” belirtiyor.
Belki de en önemlisi, anneler hamilelik sırasında koşturulduğunda, çocuklar, ister annesi ister babası obez olsun, yetişkinliklerinde neredeyse hiç istenmeyen metabolik sonuç göstermedi. Bu yavrular, metabolik ve genetik olarak, sağlıklı ebeveynlerden doğan hayvanlardan ayırt edilemez durumda kaldı.
Tabii ki, bu bir kemirgenler üzerinde yapılan bir araştırma ve biz fare değiliz. Bu yüzden anneler, babalar veya çocuklar olarak diyet ve egzersize benzer şekilde tepki verip vermediğimizi bilmek imkansız. Araştırma ayrıca nesiller boyu zararı en çok tetikleyen şeyin obezite mi yoksa yüksek yağlı bir diyet mi olduğunu veya bu etkilerle savaşmak için anne veya babanın ideal zamanlamasının, türlerinin ve miktarlarının ne olabileceğini bize göstermiyor.
Dr. Yan, kendisinin ve meslektaşlarının bu soruları gelecekteki deneylerde araştırmayı planladıklarını söylüyor. Ancak yapılan çalışmalara ve araştırmaların, hamilelik öncesinde ve sırasında hem anne hem de baba tarafından fiziksel aktivitenin “kesinlikle teşvik edilmesi gerektiğini” söylüyor.
Comments