top of page
  • YouTube
  • Instagram

Koşmasaydım Yazamazdım

Eserleri tüm dünyada 50’nin üzerinde dile çevrilen Haruki Murakami 1949’da Japonya’nın Kyoto şehrinde dünyaya geldi.Post-modern, büyülü gerçeklik ve sürrealist kurgu yazarı olan Murakami’nin “İmkansızın Şarkısı” isimli eseri 16 dile çevrilmiştir ve yazar bu kitabıyla kendinden söz ettirmiştir. Ayrıca “İmkansızın Şarkısı” eseri yazarın sinemaya uyarlanan ilk kitabı olma özelliğini de taşımaktadır.

“Sahilde Kafka” İsimli kitabı yazara 3 Ödül Kazandırmıştır. (New York Time Yılın En İyi 10 Kitabı, Franz Kafka Ödülü, Word Fantasy Award) 

Koşmasayım Yazamazdım kitabından beğendiğim bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sürdürebilmek ritmi kesmemektir. Uzun soluklu çalışmalar için bu önemli. Ritim bir kez belirlendikten sonra gerisi bir şekilde hallolur.

Koşmak bugüne kadar olan yaşantımda, sonradan geliştirdiğim birçok yeteneğim arasında en fazla işime yarayanı ve çok büyük bir anlamı var. Dahası 20 yılı aşkın süreyle koşmaya devam etmiş biri olarak, bu sayede bedenim ve ruhumun çok daha iyi yönde geliştiğini söyleyebilirim.

Bedenimi fiziksel olarak hareket ettirmeyi aralıksız sürdürmek, bazı durumlarda son sınırlarına kadar zorlamak yoluyla, içimde taşıdığım yalnızlığı çürütmek, göreceli hale getirmek zorundayım.

Her zamankinden daha uzun mesafe koşmak yoluyla, o ölçüde kendimi fiziksel olarak tüketmiş olurum. Üstelik, yeteneklerinin sınırları olan, güçsüz bir insan olduğumu bir kez daha idrak ederim.  Dahası, her zamankinden daha uzun mesafe koşmak sayesinde kendi bedenimi de biraz daha güçlendirmiş olurum. Birilerine öfkelendiğimde, o ölçüde kendimi zorlarım. İçime dert olan şeyler olduğunda, o ölçüde kendimi törpülerim.

İnsanoğlu dediğimiz varlık, sevdiği şeyleri doğallıkla sürdürebilirken, sevmediği şeyleri süreklilik içinde yapamayacak bir doğaya sahiptir. Azim ya da onun gibi bir şeyin, minimum düzeyde de olsa bu durumla ilişkisi yoktur. Fakat insan, ne kadar azimli ya da ne kadar yenilgiden nefret eden biri de olsa, kendi düşüncelerine uygun düşmeyen bir şeyi uzun süre sürdüremez. Diyelim ki sürdürebildi. Bu, vücudunun kötü etkilenmesine yol açabilir.  İşte bu yüzden çevremdeki kimseye hiçbir zaman koşmayı önermedim. Koşmak muhteşem bir şeydir. Haydi hep birlikte koşalım, gibi şeyleri mümkün olduğunca dile getirmemeye özen gösteririm.  Eğer uzun mesafe koşmaya merakı varsa, hiç kimse ilişmeyecek olsa bile, insanlar bir gün gelir kendiliğinden koşmaya başlarlar. İlgileri yoksa ne kadar coşkuyla önerirseniz önerin, işe yaramaz. Maraton, herkese uygun bir spor değildir.

İnsanlar temelde koşmaları gerektiğini hissettikleri içim koşucu olurlar.

Eğer yalnızca iş yoğunluğundan koşmayı bırakacak olursam, kesinlikle ömrüm boyunca koşamaz hale gelirdim. Koşmayı sürdürmek için çok az nedenim vardı, ama koşmayı bırakmak için nedenlerimi sıralayacak olsam kocaman bir kamyon kasasını doldururdu. Yapabileceğim tek şey de bu çok az nedenin her birini tek tek titizlikle parlatmaya devam etmekti. Boş zaman buldukça var gücümle parlatmaya devam etmek.

Sahip olduğumuz sınırlı dehayı gerekli bir noktaya odaklayarak ortaya serme yeteneği. Bu olmazsa hiçbir şey önemli iş başarılamaz.

Uzun roman yazma işleminin, temelde kas gücü gerektiren bir iş olduğunu algılayabiliyorum. Cümle oluşturmanın kendisi, herhalde zihin emeğine dayanır. Fakat derli toplu bir kitabı yazıp tamamlamak, aksine kas gücüne dayalı emeğe yakındır. Elbette kitap yazmak için ağır bir şey kaldırmak, uzun mesafe koşmak, yükseklere zıplamak gerekmez. Bu yüzden insanların çoğu görünüşe bakarak, roman yazarlarının işini, sessiz, entelektüel bir yazma eylemi olarak görür. Kahve kupasını kaldıracak kadar gücünüz varsa roman dediğinizi de rahatça yazarsınız, diye düşünürler. Gerçekte başına geçip de bir roman yazmaya girişseler, bunun o kadar da sakin bir iş olmadığını hemen anlayacaklardır oysa. Masanın başında oturup zihninizi lazer ışını gibi bir tek noktaya odaklayarak, hayal gücünü hiçlik düzleminden yükselterek öyküyü doğurup, doğru sözcükleri tek tek seçerek, tüm akışı olması gerektiği yerde tutabilmek. İşte böylesi bir işlem, sıradan insanların düşündüğünden daha fazla enerjiyi uzun zamana yaymayı gerektirir. İnsanın vücudu gerçekte hareket etmese bile resmen etiyle kemiğiyle çaba sarf ediyormuş gibi bir emek, vücudun içinde dinamik şekilde sergilenmektedir. Elbette konu üzerinde düşünen, zihindir. Fakat roman yazarı, öyküyü gereçlerini kuşanarak tüm vücuduyla düşünür. Bu işlemse yazarın bedensel gücünü en küçük zerresine kadar kullanmayı, çoğu durumda boşa harcamayı gerektirir.

Bir tecrübenin değeri başarı, sayılar, sıralama gibi sabit şeylerle ölçülemez; önemli olan bir eylemin içinde akışkan bir kavrayışa ulaşmaktır.

Sayfa Sayısı: 176

Baskı Yılı: 2014

Dili: Türkçe

Yayınevi: Doğan Kitap

Comments


Ofis

Cubes Ankara

Çukurambar Mah.

Malcolm X Caddesi

A 1 Blok No : 16 

Çankaya

Tel: 0 530 168 49 78

Fun Club

  • YouTube
  • Instagram

İşbirliği ve Yeni İçeriklerden Haberdar Olmak İçin

Teşekkürler

© 2025  Yaşam İçin Spor

bottom of page